Vladimir Putin göreve geldikten sonra önce Çeçenistan’da kanlı bir müdahale gerçekleştirdi ve Kafkasya’da Rusya’nın toprak bütünlüğünü tekrar sağladı. 2008 yılındaki Gürcistan Savaşıyla da beraber NATO’nun Kafkasya’ya yayılmasını önledi, 2014 tarihli Kırım’ın ilhakıyla beraber Rusların çoğunluk olduğu diğer bölgelerde umutlanmalara sebep oldu ve bunun ilk işareti Doğu Ukrayna’da görüldü. Ardından da Ukrayna iç savaşı 2014’te Kırım’ın ilhakından hemen sonra başladı ve en sonda da Suriye’yi batıya veya güneye kaptırmamak için yaptığı müdahale ile birlikte Ortadoğu’daki dengelerin değişmesini engelledi.
Bu kadar kısa bir süreçte çok fazla cephede çok fazla mücadele verildi ve şuan için hepsinde zafer söz konusu. Rusya’nın şu anki pozisyonu Nazi Almanyasına benziyor diyebiliriz, hatta benzemek ne kelime tıpatıp aynısı. Almanya, Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettiğinde yenilmenin verdiği utançla beraber büyük bir ekonomik dar boğaza girdi. Halk “bizi bu hale kim getirdi?” diye sorduğunda cevap; İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD idi.
Bu ülkeler kazandıktan sonra Almanya’nın bir daha kendilerine rakip olamaması için Almanya’yı kısıtladılar. Ama ne oldu? Halk öfke biriktirdi ve bu öfke Adolf Hitler gibi insanların yükselebilmesini sağladı. Sonuç olarak ortaya intikam için tekrar savaşma arzusu doğurdu ve İkinci Cihan Harbi çıkıp yine milyonlarca insanı öldürdü. Aynı güçler ilk cihan harbinde yaptıklarını bu sefer yapmadılar. Çünkü Soğuk Savaş vardı ve her iki blok da Almanya’da kontrol ettikleri bölgeyi inşa ederek birbirleriyle şov yapma yarışına girdiler. ABD, Batı Almanya’yı besliyor ve doğuya “kapitalizmin güzelliklerine bak” diyordu. SSCB ise Doğu Almanya’yı besliyor ve “İşte Sosyalizmin faydaları” diyordu. Bu Almanya’nın şuan olduğu gibi Avrupa’nın lider ekonomisi olmasında çok önemli bir faktör oldu.
Rusya da, Almanya gibi son ve en dramatik savaşını kaybetti. Bu, Soğuk Savaş’tı. 1991’de Soğuk Savaş bittiğinde artık Rusya adıyla gerileyen bir ülke ortaya çıktı. 90’lı yıllar Rusya için tıpkı Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra olduğu gibi ekonomik bunalım yılları oldu. İnsanlarsa kendilerini bu hale getirenin ABD ve AB olduğunu düşündü. Tıpkı Almanya’nın savaş kaybetmesinden sonra olduğu gibi, Rusya’da da savaş kaybedildikten sonra ülkede faşizm fikri güçlendi. Medyayı her gün göçmenlere yönelik cinayetler gerçekleştiren örgütlerin haberleri doldurur oldu. Çünkü insanlar yaşadıklarından dolayı öfkeliydiler ve intikam alacak birini arıyorlardı. Zaten bu yüzden Kırım’ın ilhakı, batıya karşı geri çekilmenin durması olarak sahiplenilip Putin’in karizmasını arttırdı ya.
Rusya Aynı Sorunları Yaşıyor
Rusya, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki bunalımına benzer bir hal yaşadı. Tıpkı Versay Antlaşması’yla Batılıların Almanya’ya ağır faturalar dayatması gibi 90’lı yıllarda da batılılar Rusya’nın batı yanlısı lideri Boris Yeltsin’e ağır faturalar dayattılar. Yeltsin, Batının tavsiyeleri üzerine özelleştirmelere gitti ve bu özelleştirmeler çok ucuza yapıldı. Buda zengin-fakir uçurumunun artmasına ve büyük oligarkların oluşmasına zemin hazırladı. Yeltsin’in Rus halkına bir diğer kazığı ise Sovyet mirası olan bedava eğitim, kreş, sigorta ve sağlık hizmetlerini kaldırması oldu. Bu Rus halkının sosyal yaşamını felç etti. Doğurganlık oranı yüksek bir toplum bir anda dünyanın en az doğurgan halklarından biri oldu, çünkü artık çocuklarına kreş, okul, sağlık ve iş sağlama yükümlülüğü olan bir devlet yoktu, artık herkes kendi başının çaresine bakacaktı, artık arkalarında onlara güvenceler sunan ve sunmakla kalmayıp yerine getiren bir devlet yoktu ve onlar bu gelecek kaygısı yüzünden ailelerini büyütmeyi ertelediler.
Aslında ABD’nin yapması gereken Rusyayı 90’lı yıllarda ezmek yerine kalkındırmaktı. Bunu Almanya ve Japonya’da yaptılar, gayette güzel oldu. Şimdi Japonlar ve Almanların intikam almak gibi bir derdi yok ama Rusların var. Hitler, Büyük Buhran’ın yarattığı mali bunalım yüzünden çıkış yolu arayan Alman halkı sayesinde iş başına gelmişti, tıpkı 1998 ekonomik krizinden sonra Yeltsin’e yönelik baskının artıp istifa etmesi ve yerine Putin’in gelmesi gibi. Hitler, göreve geldikten sonra Almanya’da ekonomik toparlanma başlamıştı, tıpkı Rusya’da Putin’in gelmesinden sonra olduğu gibi. Hitler, ilk Avusturya ile birleşmeyi sağlamıştı, tıpkı Putin’in Rusya’yı Kırım’la birleştirmesi gibi. Hitler, Avusturya’dan sonra Çekoslovakya’nın yarısını ilhak etmişti, tıpkı Putin’in Gürcistan‘ın bir kısmını işgal etmesi gibi. Hitler, Polonya‘ya girerek ikinci dünya savaşını başlatmıştı ve Putin, Gürcistan’a, Kırım’a ve Suriye’ye girerek ikinci soğuk savaşı başlatıyor. Bu süreçlere baktığımız zaman Rusya’nın da kaderinin iki dünya savaşını da kaybeden Almanya gibi olacağını düşünerek, ikinci soğuk savaşında kaybedeninin Rusya olacağını söyleyebilir miyiz acaba?